Bu Blogda Ara

12 Nisan 2019 Cuma

Belen Kahvesi


Herkese merhabalar.
Geçen yaz tatilimizi bir önceki Datça postunda da bahsettiğim üzere Muğla'da geçirmiştik.
Muğla'yı gezerken bir günümüzü köyleri gezmeye ayırmıştık.Yerlilerine gezilecek güzel köyleri sorduğumuzda
bize en çok Çaybükü köyü'nü yani Belen Kahvesi'nin bulunduğu köyü,birde Güzel köylü dizisindeki Bozüyük köy'ünü önerdiler.


Ormancı Türküsü
Her ikisi de zaten görmek istediğim yerlerdi bu öneriler tam isabet oldu benim için.Belen kahvesi gerek hikayesi ile gerekse Ormancı türküsü ile bende hep merak uyandırmıştır.Eşimin de seveceğinden adım gibi emindim,tahminimde de yanılmadım.




Belen Kahvesi,Muğla'nın Yatağan ilçesi istikametinde Bozüyük köyünde bulunuyor.Merkeze çok yakın.Belen kahvesinin ve Ormancı Türkü'sünün hikayesini postun sonunda yazacağım,merak ediyorsanız mutlaka okuyun derim.


Dışarıda çayınızı,kahvenizi yudumladıktan yada bir şeyler atıştırdıktan sonra kahvenin içinde Ormancı Türküsü eşliğinde o zamana ait fotoğraflara ve canlandırma için yapılmış maketlere bakabilir,hikayenin anlatıldığı yazıları okuyabilirsiniz.


Tabi bu güzel ortamda fotoğraf çektirmeden olmaz.Yalnız eğer tatil günü ise biraz sıra beklemeniz gerekebilir.


Belen Kahvesi'nin eşsiz manzarası eşliğinde çayınızı,kahvenizi yudumlayabilir,dilerseniz bir şeyler atıştırabilirsiniz.Neler mi yiyebilirsiniz?


Mesela,adı ile özdeşleşmiş bazlama ile yapılan Ormancı tostunu yiyebilirsiniz.Ben çok beğendim oldukça lezzetli idi.Yada çeşit çeşit gazozlarının yanında sıcacık bir gözleme yiyebilirsiniz.Özellikle pazılı gözlemesini öneririm,mutlaka tadın derim.




Bir şey yemek istemezseniz manzara ve ormancı türküsü eşliğinde çayınızı ya da kahvenizi de keyifle içebilirsiniz.


Ortam kalabalık olmasına rağmen keyifli olunca biz hepsini birden yaptık.Önce çay ve adı ile özdeşleşmiş tostunu yedik,ardından da kahve keyfi yaptık.

Ve son olarak Belen Kahve'sinden çıkınca hemen solda Belen büfe var,odun ateşinde keşkek yapıyorlar.Sosyal medyadan beni takip edenler benim keşkek delisi olduğumu bilir :)
Tok olmama rağmen odun ateşinde keşkek yazısını görünce dayanamadım tabii ki.İyi ki de yemişiz ömrümde yediğim belki de en güzel keşkekti.Hatta tatil dönüşü sırf keşkek yemek için tekrar uğradık ama maalesef sadece hafta sonları ve tatil günleri yaptıkları için yoktu.Bizde kısmet değilmiş dedik ve tatil bittiği için boş olan Belen Kahve'sinde gözleme yiyerek sessizliğin tadını çıkarttık :)
Ardından da hem Belen kahve'sine hemde Muğla'ya veda ederek İstanbul'un yolunu tuttuk.


Belen Kahvesi'nin hikayesi

ORMANCI TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ

Mustafa Şahbudak ve muhtar Tevfik Cezayirli, 1946 yılında dama tahtasının başına oturur. Oyunun yarısında 'Sarı Mehmet' olarak tanınan orman memuru Mehmet İn gelir, sarhoştur. Bir gün önce, komşu olan Çiftlik Köyü'nde yangın çıkmıştır. 1946 seçimlerinin evrağı Yatağan'a gönderilecektir. Seçim evrağını Yatağan'a, köy bekçisinin götürmesi zorunludur. Ormancı ise yangın evrağının bir an önce ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan ister. Muhtar Cezayirli, "Olmaz, daha acil olan seçim sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor. Bekçiyi gönderemem" diye cevap verir. Bunun üzerine ormancı ile muhtar arasında tartışma başlar. Muhtar Cezayirli, "Ayıp ediyorsun Mehmet, bize müsaade et" der. Ormancı kahveye döner, dama masasına bir yumruk atar. Mustafa Şahbudak, bu davranışa tahammül edemez ve ormancıyı tokatlar. Olayın büyüyeceğini anlayan köylüler, ormancıyı sakinleşmesi için kahvenin arka tarafına götürür. Ormancı bağırarak küfürler savurur. Küfürler Mustafa Şahbudak'ın tahammül sınırını daha da zorlar. Şahbudak, yerinden kalkar, ormancının üzerine yürür. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp Mustafa Şahbudakı kolundan yaralar. O zaman, Mustafa Şahbudak ormancıyı korkutmak için, belindeki tabancayı çıkarır, yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının ikinci kez kama vurmaması için elini tutar. Fakat, Mustafa tetiği çoktan çekmiştir. Ormancı Mehmet, bunun üzerine kaçmaya başlar. Mustafa Şahbudak kaçmasın diye, bir el daha ateş eder. Bu ateş öldürmek için değil kaçmasına engel olmak içindir. İkinci atışta Mehmet yere düşer. Arka cebinde tabaka olduğu için, ona bir şey olmaz. Ama, Mustafa Şahbudak, kaza kurşunu ile dostu Tevfik'i vurmuştur. O günlerin imkansızlıkları içerisinde Tevfik'i, tahta bir sal üzerinde köyden 23 kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet Hastanesi'ne götürür. Tevfik, çok kan kaybetmektedir. Mustafa, Doktor Veli Bey'e, "Babamın selamı var, bu adamı iyileştir" diye yalvarır. Doktor Veli Bey, "O ölecek, önce senin kolunu saralım" diye yanıt verir. O sırada Tevfik eliyle işaret edip Mustafa'yı yanına çağırarak, "Ölüyorum, hakkını helal et" dedikten sonra hayata gözlerini yumar.
Alıntı...


Sağlıcakla kalın...


Twitter :    Reyhan Ksc
instagram :  reyhanksc
      
facebook:   anne eli gibi
  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

değerli yorumlarınız için teşekkürler...

blog sahibi değilseniz, alttaki adı/url yazan bölüme tıklayıp,adınızı yazarak yorum bırakabilirsiniz.
yorumunuz olumsuz bile olsa mutlaka yayınlanacaktır ve cevapsız kalmayacaktır,ancak hakaret içeren yorumlar kesinlikle yayınlanmayacak dolasıyla yanıtsız kalacaktır.Bilginize !!!
sevgiler..