Bu Blogda Ara

14 Mart 2019 Perşembe

Datça



Herkese merhabalar.
Bundan sonra yemek tariflerinin yanı sıra gezdiğim gördüğüm yerleri de blogda yazmaya karar verdim.Aslında eskiden de yazıyordum ama çok uzun zamandır yazmıyorum.Ve o arada bayağı bir yer gezmişim:)

Şimdi diyorum hepsini yavaş yavaş ekliyeyim,tabii fırsat bulabilirsem.Tariflerin arasında ara ara gezi postları göreceksiniz şimdiden söyliyeyim.Umarım keyifle okursunuz ve sizlere de bir fikir verir.


Geçtiğimiz yaz bayram tatilimizi Muğla'da geçirmiştik.Biz ailecek otel,deniz,havuz tatilinden ziyade Japonlar gibi kültür gezilerini seviyoruz:)Bir haftalık tatilin her gününü bir şehirde geçirmişliğimiz bile vardır.İki çocuk biri 14 aylık bebek ile ilk kez böyle bir tatile çıkacak olmamız beni biraz ürkütmüş olsa da yine de rotayı çizmekten de geri kalmadım :)
Daha evvelde Muğla'ya gitmiştik ama bu defa daha kapsamlı bir gezi düşündüğümüz için Merkezde TN&CO otelde kalmaya karar verdik.Öncelikle biraz otelden bahsetmek gerekirse biz gittiğimizde yeni açılmıştı belkide ilk müşterilerinden biriydik.Eksikleri vardı ama genel olarak biz çok memnun kaldık.Sahipleri oldukça ilgili idi,odaları da konforlu ve rahattı.Kahvaltı sorununu bir düzene oturta bilirlerse bence zamanla çok daha tercih edilen bir otel olacak.



Tabi gezecek yer çok olunca gittiğimiz yerleri köşe bucak gezemiyoruz. Muğla'nın her ilçesine bir gün ayırdık.Datça'ya daha evvel gittiğimizde koyları gezmiştik o nedenle bu defa koylara çok ağırlık vermedik.Aslında o tatildeki fotoğrafları da ekleyecektim ama maalesef bulamıyorum.O nedenle şimdilik 2018 Datça gezimizi paylaşacağım.O fotoğrafları bulabilirsem bu postu güncelleyeceğimi de söylemiş olayım.Şimdilik Datça'nın tamamını değil sadece gezdiğim ve beğendiğim yerlerini yazacağım.Ama sonradan belki ilaveler de yapabilirim :)

                                                                 Eski Datça



İlk olarak çok merak ettiğim Eski Datça'ya gittik.
Taş evleri,dar sokakları,ahşap kapıları ve her bahçenin duvarlarını süsleyen rengarenk çiçekleriyle  masal gibi bir yer.Sokak aralarındaki sanat atölyeleri,hediyelik eşya satan dükkanlar sizi hemen etkisine alıyor.




Eski Datça deyince ilk akla gelen belki de Can Yücel'dir. Eski Datça'ya gidip de Can Yücel'in evini görmeden dönmek olmazdı ama maalesef bizim vaktimiz yetmediği için göremedik.İnşallah bir daha ki sefere mutlaka uğrayacağım.


Büyük bir keyifle gezdik Eski Datça'yı,hatta keşke buraya yerleşsek hep burada yaşasak demekten alamadık kendimizi.


Eski Datça'ya gittiğinizde küçük butik restoranlar da yemek yemeniz mümkün.Genel olarak bilindik yemekler ve menüler var,sadece Farklı olarak bademli köftesi vardı.Hatta patenti yediğimiz restorana aitmiş.O nedenle tatmak istedik.Biz çok beğendik,sizlere de tavsiye ederim,yolunuz Eski Datça'ya düşerse mutlaka tadın derim.


Knidos Antik Kenti


Knidos Ege ile Akdeniz'in birleştiği noktada Datça Yarımadasında en uç noktasında Tekir Burnu'nda konumlandırılmış bir antik kent.2 bin 600 yıllık antik kent,tarihin en eski antik kentlerinden biriymiş.



Kuruluşu MÖ 13. yüzyıllara uzanan kent MÖ 4. yüzyıldan itibaren sanat, kültür, sağlık  ve dini merkez olarak ünlenmiş.Knidos, ticari nedenlerle,MÖ 4. yüzyılda yarımadanın uç noktasına, bugünkü görkemli kalıntıların izlendiği yere taşınmış. 



Ayrıca geliştirdiği ekolüyle bir tıp merkezi olan Knidos birçok bilim insanına da ev sahipliği yapmış. Bu kişilerden Mimar Sostratos İskenderiye Deniz Feneri’nin mimarı oluşuyla ünlenirken, Knidoslular tarafından satın alınan Çıplak Aphrodite heykeliyle de Praxiteles en ünlü heykeltıraşlar arasına girmiş.  Yine Knidoslu öğreti diye bilinen tedavi yöntemini Euryphon ve öğrencileri geliştirmiş.



Antik dönemde olduğu gibi  günümüzde de mavi yolculuğun uğrak noktalarından olan Knidos, masmavi denizi ve hemen karşısında yamaca yayılan antik kalıntılarıyla ziyaretçilere görsel bir şölen sunuyor. Günümüzde ziyaretçilerine uzun bir gezi parkuru sunan kentte, Yuvarlak Tapınak, Dionysos Stoası ve Tapınağı, Apollon tapınağı, Bolukrates Çeşmesi ve ziyaretçileri ilk karşılayan yaklaşık beş bin kapasiteli küçük tiyatrosu  başlıca görülecek kalıntıları.



Özellikle deniz kıyısında olması bu antik kenti daha keyifle gezmenizi sağlıyor.Biz çok beğendik,hava çok sıcak olmasa her yerini gezecektik ama hava çok sıcak olunca iki çocukla yukarılara çıkmak benim için mümkün olmadı.Ama Antik kent sevdalısı eşim çoğu yerini gezdi.Eğer giderseniz yaz mevsiminde değilde baharda gitmenizi öneririm.O zaman bu geniş Antik kenti daha rahat gezebilirsiniz diye de eklemiş olayım.
Bir daha ki gezi yazısında görüşmek dileğiyle.
Sağlıcakla kalın...

Twitter :    Reyhan Ksc
instagram :  reyhanksc
      
facebook:   anne eli gibi
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

değerli yorumlarınız için teşekkürler...

blog sahibi değilseniz, alttaki adı/url yazan bölüme tıklayıp,adınızı yazarak yorum bırakabilirsiniz.
yorumunuz olumsuz bile olsa mutlaka yayınlanacaktır ve cevapsız kalmayacaktır,ancak hakaret içeren yorumlar kesinlikle yayınlanmayacak dolasıyla yanıtsız kalacaktır.Bilginize !!!
sevgiler..